KALPTEN KALEME~
25 Ekim 2015 Pazar
ONA DA DER MİSİN?
Bak yine yazıyorum.
Gecenin bir vakti, yine seni yazıyorum.
Beni bırakışını yazıyorum adam, terk edişini yazıyorum.
Gidişini, o lanet ettiğim gidişini yazıyorum.
Bakışını adam,bakışını.
Neden unutamıyorum?
Neden bırakıyorsun? Neden?
Gülüşün adam.
Huzur kokan kokun.
Gözlerin adam.
Çimen yeşili gözlerin.
Sahi bana baktığı gibi bakar mı başkasına?
Bana gülerken ki gibi kısılır mı? Başkasına gülerken.
Gider misin adam?
Beni bıraktığın gibi onuda bırakır mısın?
Çaresiz, yapayalnız...
Soğuk kış gününde, üstünde incecik hırkayla bırakır mısın sokakta?
Yağmur saçlarının ucundan damlarken, dudakları soğuktan morarırken...
Bırakır mısın?
Bana yaptıklarını ona da yapar mısın?
Güler misin en basitinden?
Ağlatır mısın gecelerce?
Sever misin adam?
Bana sarıldığın gibi sarılır mısın?
Onun içinde ağlar mısın?
Yoksa pamuk şeker alıp ona da yedirir misin?
Huzur kokulum diye sever misin?
Bitirir misin adam?
Ona da ''BİTTİ'' der misin?
Bana dediğin gibi...
29 Aralık 2014 Pazartesi
YOKSA...
Saat 03.46...
Ben yine uykusuz, yine sana hasret. Önümde küllüğüm, kağıdım, kalemim. Yine aklımda sen.
Affedemem...
O gidişini.
Beni bırakışını.
O huzur veren gülüşünü.
Nasıl unuturum deniz kokan kokunu...
Unut demek kolay, unutamamak zor olan. Gitmek kolay, kalmaktır zor olan. Bitirmek kolay, çabalamaktır zor olan.
Keşke her şey ilk günkü gibi kalsa. Sen bende ilk günkü gibi kalsan. Ben sana yeniden aşık olsam.
İşte benim sevdiğim adam bu diyebilsem.
Gitmesen...
Beni çaresiz, yapayalnız bırakmasan.
Sen bilir misin? Akşamları kafanı yastığa koyduğunda düşüneceğin bir şeyin olmadan rahat rahat uykuya dalmayı. Ben bilmem. Yıllardır bilmem. Sen gittiğinde daha iyi anladım uykunun kıymetini. Uykusuzluğu...
Umutsuzluğu...
Yalnızlığı...
Soğuk kış gününde alevler içinde yanmayı...
Sıcak yaz gününde titreyerek uyumayı...
Gel adam.
Yetim bırakma satırları.
Yazdırma bana gecelerce.
Nefret ettirme kendinden.
Bıraktım artık insanların ne dediğini.
Duymuyorum onları.
Sesinin tonuna muhtacım.
İnsanlar sussun sen konuş.
Seni özledim ben adam, seni.
Gülüşünü, bakışını, seviyorum deyişini, kokunu, sarılışını özledim adam.
Bana sinirlendiğinde uzaklara dalan gözlerini özledim.
Buluştuğumuzda geçirdiğimiz saniyelerin kıymetini yeniden anladım.
Dön adam.
Her şeyinle yeniden dön.
Dön bana.
Muhtaç bırakma sevgine.
Güvenemiyorum kimseye.
Sen bir öldün.
Ben bin kere öldüm sensizlikle.
Geceleri nefesin daralarak, gözünden yaşlar akarak uyanmak nedir bilir misin sen?
Sahiden sen neyi bilirsin?
Aynaya baktığında gördüğünün kıymetini mi?
Yoksa...
Sensizliğin kıymetini mi?
Sahi hangisini?
Sen hangisinin kıymetini bilirsin adam?
Hangisinin?
instagram: demircaankubraa
twitter: MabedSaracoglu
facebook: Kübra Demircan
12 Ağustos 2014 Salı
YAŞANAMAYACAKLAR ANISINA...
Bir insan neden durduk yere gitmek ister ki... Hayata bağlayacağı milyonlarca insan arasından neden birisini kendisine en yakın hisseder? Neden o birisi giderse nefes alamayacak kadar kötü olur? Neden giderler?
Kalsalar herkesi kıskandırıp utandıracak kadar mutlu olacaklar ama kalmıyorlar. Çabalamıyorlar. Kolaya kaçıyorlar.
İnsanlar neden kolaya kaçıyorlar. Zoru başarmak imkansız mı? Neden? Neden gidiyorlar? Yaşamaktan mı korkuyorlar.
Korkmasınlar. Korkup giderlerse hiçbir şey onlarla gelmez. Aksine yalnızlığa batarlar.
Yalnızlık zor. Kimsesiz olmak, kalmak. Kimsesizlik çok zor. Dertleşecek dost olmayınca zor. Ailenden uzaktaysan zor ya da bir ailen yoksa zor. Aslında en zoru seni hayata bağlayan insanın yokluğu.
Yokluk demişken yok olmak. Onsuz iken sesi yokken, gülüşü yokken, kokusu yokken, simasını göremezken yaşamak... Pardon yaşamak dedim. Yaşamak mı dedim, yaşlanmak mı? Onsuz iken her gün yaşlara boğulmak mı? Duvarların üstüne gelmesi mi? Sessiz sessiz çığlık atmak mı sensizlik? Yoksa sensizlik özlemek mi sadece? Yoksa seni gitmek olarak tanımlayabilir miyiz? Hani sen hiç gitmezdin. Bırakmazdın beni. Bırakamazdın. Gözlerimde yaşlarla, yastığımın altında fotoğraflarınla bırakamazdın. Bırakmamalıydın aslında. Gülüşlerimi çalmamalıydın benden. Kısacası gitmemeliydin. Yalnızlığın ortasında yetim bırakmamalıydın beni. Susmamalıydın. İçim içimi yerken sadece bakmamalıydın dünyamı aydınlatan gözlerinle.
Gözleri... Evet benim dünyamı aydınlatan, yıldız gibi parlayan gözleri. Her derdi unutturabilecek güçte. Gülerken de ağlarken de gördüm onları. İkisinde de yalandı aslında. Aslında o tüm benliğiyle yalandı. Bana karşı. İçimdeki ona karşı. Hep yalan...
Kısacası biz yalandık. Yaşanmışlarla, yaşanmamışlarla ve asla yaşanamayacaklarla...
-KÜBRA DEMİRCAN
Twitter: https://twitter.com/MabedSaracoglu
İnstagram: demircaankubraa
1 Ekim 2013 Salı
ASLA OLAMAM...
Denize doğru, gecenin bir vakti yine seni yazıyorum. Issız satırlarım yine seni anıyor bu akşam. Rüzgar yüzüme vururken, tenime işlerken hala aklımdan sen geçiyorsun. Unutamıyorum adam, vazgeçemiyorum senden. Kokundan, sesinden, nefesinden vazgeçemiyorum. Özlüyorum, çok özlüyorum. Her şeyden çok özlüyorum. Seni beklemeyi nefes almak gibi zorunlu hissediyorum. Dönmeyeceksin biliyorum. Mutlusun, o yanındakiyle mutlusun. Ben mutsuzum. Ben çok mutsuzum.
Geceler yine bana kırgın. Düşün ne kadar özlediğimi. Gecemi sana ayırdığımı, senin için uyumadığımı. Uykularım bana hasret. Ben sana... Sen sol tarafındakine...
Unutamıyorum, gerçi unutmaya çalıştığım falan da yok. Unutmak isteyen yok. Sen yoksun , ben varım. Ama biz yokuz. Olmadık, olamadık. Sen yoksan olamayız. Gel biz olalım. Başkaları isimlerimizi ayrı söylemesin. Onlar desinler. Onlar çok mutlu.
Sevmek yetmedi. Sevemedin. Beni hiç sevemedin ya da sevmek istemedin. Ben seni hep istedim. Su gibi ihtiyacımdın. Vazgeçemezdim. Vazgeçmedim. Senin kadar kolay vazgeçmedim. Olmadı. Yapamadım, gidemedim. Canımdan, kanımdan, nefesimden vazgeçemedim. Olmadı, kızma yapamazdım. Nefes almaktan vazgeçemezdim. Damarlarımdaki kandan vazgeçemezdim. Senden asla vazgeçemezdim.
Al beni de yanına. Gidelim uzaklara. Tut elimi, asla ama asla bırakma. Üşürüm. Yaz ortasında, kıştan kalma gibi üşürüm. Yapamam , sensiz yapamam. Yanımda olmadan, kokun olmadan yapamam. Gidemem, bırakıp ellerini gidemem. Sen gibi olamam. Asla olamam...
KÜBRA DEMİRCAN
14 Ağustos 2013 Çarşamba
SEN SEVEMEZSİN...

Haber vermeden, sarılmadan. Gidiyorum demeden. Gidiyorsun işte. Engel olamıyorum. Gitme adam diyemiyorum. Hep gidiyorsun hiç gelmiyorsun. Gelsen oysa ne kadar mutlu olurdum. Çocukluğuma geri dönerdim. Yine severdim. Yine sarılırdım hasret kalmışcasına. Kollarında ölürdüm. Gülüşünle öldürdüğün gibi. Gitmem deyip gittiğin gibi. Sevme deyip de sevdirdiğin gibi. Unutma beni deyip de unutturmaya çalıştığın gibi.
Bensiz mutlu olma,olama. Sevme başkalarını. Bakma onların gözlerinin içine,bakama. Onlara da yalandan seviyorum deme. Diyor musun yoksa? Beni kandırdığın gibi onları da kandırıyor musun? Yapma. Benim canımı yaktın onlarınkini de yakma. Üzme insanları . Ama doğru sen üzmek için varsın. Sevmek için değil. Sen sevilmeyi hiç hak etmiyorsun biliyor musun? Hemde hiç. Layık değilsin sevgiye. Üzülmeye layıksın, nefret edilmeye layıksın. Ama sevilmeye asla. Sevmediğin halde sevgi bekleme benden. Sevemem adam sevmem. Benim sana duyduğum tek duygu nefret olur bundan sonra. Ya da senden sonra herkese. Ya da beni senin yaptığın gibi bırakıp gidenlere.
Böyle yazıyorum diye unuttum sanma. Hala içimde bir umut taşıyorum. Küçücük kalbime koskoca hayallerimizi sığdırabiliyorum . Sen gelirsen seni de sığdırırım şüphen olmasın. Kocaman kalbinin içinde kimse yok senin. Ama benim küçücük kalbimde , koskoca hayallerimiz yaşıyor sevgilim.
31 Temmuz 2013 Çarşamba
BEN KADAR SEVEMEZ...

22 Temmuz 2013 Pazartesi
BÜYÜDÜM ARTIK ANNE...

Kübra DEMİRCAN
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)