29 Aralık 2014 Pazartesi
YOKSA...
Saat 03.46...
Ben yine uykusuz, yine sana hasret. Önümde küllüğüm, kağıdım, kalemim. Yine aklımda sen.
Affedemem...
O gidişini.
Beni bırakışını.
O huzur veren gülüşünü.
Nasıl unuturum deniz kokan kokunu...
Unut demek kolay, unutamamak zor olan. Gitmek kolay, kalmaktır zor olan. Bitirmek kolay, çabalamaktır zor olan.
Keşke her şey ilk günkü gibi kalsa. Sen bende ilk günkü gibi kalsan. Ben sana yeniden aşık olsam.
İşte benim sevdiğim adam bu diyebilsem.
Gitmesen...
Beni çaresiz, yapayalnız bırakmasan.
Sen bilir misin? Akşamları kafanı yastığa koyduğunda düşüneceğin bir şeyin olmadan rahat rahat uykuya dalmayı. Ben bilmem. Yıllardır bilmem. Sen gittiğinde daha iyi anladım uykunun kıymetini. Uykusuzluğu...
Umutsuzluğu...
Yalnızlığı...
Soğuk kış gününde alevler içinde yanmayı...
Sıcak yaz gününde titreyerek uyumayı...
Gel adam.
Yetim bırakma satırları.
Yazdırma bana gecelerce.
Nefret ettirme kendinden.
Bıraktım artık insanların ne dediğini.
Duymuyorum onları.
Sesinin tonuna muhtacım.
İnsanlar sussun sen konuş.
Seni özledim ben adam, seni.
Gülüşünü, bakışını, seviyorum deyişini, kokunu, sarılışını özledim adam.
Bana sinirlendiğinde uzaklara dalan gözlerini özledim.
Buluştuğumuzda geçirdiğimiz saniyelerin kıymetini yeniden anladım.
Dön adam.
Her şeyinle yeniden dön.
Dön bana.
Muhtaç bırakma sevgine.
Güvenemiyorum kimseye.
Sen bir öldün.
Ben bin kere öldüm sensizlikle.
Geceleri nefesin daralarak, gözünden yaşlar akarak uyanmak nedir bilir misin sen?
Sahiden sen neyi bilirsin?
Aynaya baktığında gördüğünün kıymetini mi?
Yoksa...
Sensizliğin kıymetini mi?
Sahi hangisini?
Sen hangisinin kıymetini bilirsin adam?
Hangisinin?
instagram: demircaankubraa
twitter: MabedSaracoglu
facebook: Kübra Demircan
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder