12 Ağustos 2014 Salı

YAŞANAMAYACAKLAR ANISINA...

 
Bir insan neden durduk yere gitmek ister ki... Hayata bağlayacağı milyonlarca insan arasından neden birisini kendisine en yakın hisseder? Neden o birisi giderse nefes alamayacak kadar kötü olur? Neden giderler?
  Kalsalar herkesi kıskandırıp utandıracak kadar mutlu olacaklar ama kalmıyorlar. Çabalamıyorlar. Kolaya kaçıyorlar.
  İnsanlar neden kolaya kaçıyorlar. Zoru başarmak imkansız mı? Neden? Neden gidiyorlar? Yaşamaktan mı korkuyorlar.
  Korkmasınlar. Korkup giderlerse hiçbir şey onlarla gelmez. Aksine yalnızlığa batarlar.
  Yalnızlık zor. Kimsesiz olmak, kalmak. Kimsesizlik çok zor. Dertleşecek dost olmayınca zor. Ailenden uzaktaysan zor ya da bir ailen yoksa zor. Aslında en zoru seni hayata bağlayan insanın yokluğu.
  Yokluk demişken yok olmak. Onsuz iken sesi yokken, gülüşü yokken, kokusu yokken, simasını göremezken yaşamak... Pardon yaşamak dedim. Yaşamak mı dedim, yaşlanmak mı? Onsuz iken her gün yaşlara boğulmak mı? Duvarların üstüne gelmesi mi? Sessiz sessiz çığlık atmak mı sensizlik? Yoksa sensizlik özlemek mi sadece? Yoksa seni gitmek olarak tanımlayabilir miyiz? Hani sen hiç gitmezdin. Bırakmazdın beni. Bırakamazdın. Gözlerimde yaşlarla, yastığımın altında fotoğraflarınla bırakamazdın. Bırakmamalıydın aslında. Gülüşlerimi çalmamalıydın benden. Kısacası gitmemeliydin. Yalnızlığın ortasında yetim bırakmamalıydın beni. Susmamalıydın. İçim içimi yerken sadece bakmamalıydın dünyamı aydınlatan gözlerinle.
Gözleri... Evet benim dünyamı aydınlatan, yıldız gibi parlayan gözleri. Her derdi unutturabilecek güçte. Gülerken de ağlarken de gördüm onları. İkisinde de yalandı aslında. Aslında o tüm benliğiyle yalandı. Bana karşı. İçimdeki ona karşı. Hep yalan...
Kısacası biz yalandık. Yaşanmışlarla, yaşanmamışlarla ve asla yaşanamayacaklarla...

-KÜBRA DEMİRCAN

Twitter: https://twitter.com/MabedSaracoglu
İnstagram: demircaankubraa



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder